İnsan ticaretinin hikâyesi gazeteciler ve editörler için en zorlu, en karışık ve etik bakımdan en sınayıcı görevlerden biridir. İnanılmaz rakamlar içeren bir hikâyedir. Gezegendeki en savunmasız insanlar insan ticareti mağdurları olurlar: köleliğin farklı formlarında yaşayan 40 milyon insan ya da çocuk işçiliğine maruz olan 150 milyon çocuk ya da gene 150 milyon civarındaki göçmen işçiler.
Gerçek rakamı bilinmeyen bu milyonlarca insanlardan insan ticaretine yakalanmış durumdalar ve bu insanların hikâyesini anlatmak büyük bir özen ve hassasiyet gerektirir. Bunun önemli sebeplerinden biri medya ve gazetecilerin haberlerinde kullandıkları dil, tanımlama ve bağlamın zararlı olabiliyor olmasıdır. Nefret uyandırabilir. Stereotipleri destekleyebilir. Cehalet ve yanlış anlamalar oluşturabilir, olayın kökünde yatan sebeplerden ilgiyi çekebilir ve krizin çözümü üzerine çok gerekli olan kamu tartışmalarını engelleyebilir.
Bu kılavuz, editörlerin ve gazetecilerin agresif ve rekabetçi medya dünyasında yatan tehlikelerinden kaçınacak şekilde hikâyelerini oluşturmalarına yardım etmeyi amaçlamaktadır.
Aceleyle yayımlama telaşı, sosyal medyanın karışık ve güvenilmez dünyası ve propaganda ve siyasi baskının artışı gazeteciliğin bir etkileyici manşet ve kısa açıklamalar dünyasında kısılı kaldığı endişelerini arttırmaktadır.
Kölelik ve zorla çalıştırma ile yakından bağlantılı olan insan ticareti, bağlam verebilmek için, mağdurların sesini duyurmak için ve çözüm arayışına yardımcı olmak için düşünceli, bilgili ve özellikle şefkatli haberciliği gerektiren karmaşık bir sosyal sorundur.
Medya ve habercilik, dünyayı insan ticaretinin yok edilemese de azaltılabileceği konusunda ikna etmek için pozitif bir rol oynamalıdır. Siyasi liderlerin ve kamunun tüm hikâyeyi okuyup, duyup, görebilmeleri gerekmektedir. Bu durum, insan ticaretinin temel sebeplerine karşı mücadele etmek için siyasi iradeyi oluşturmanın ilk adımdır.
Bu sayfalardaki tavsiyeler ve öneriler gazetecilerin insan ticaretinin haberini nasıl yapacakları konusunda iki kere düşünmelerine yol açabilir; insanların bununla bağlantılı olan hukuk ve insan hakları meselelerini, mağdurlara yapılan muameleyi, özel hayatlarını ve refahlarını düşünmelerine ve kitlelerin yapılması gerekenleri daha iyi anlamalarına yardımcı olurken hikâyeyi insanlık ve iyi bir tarz ile nasıl aktarabileceklerini düşünmelerine yol açacaktır.