Gezi Parkı protestolarının medyada ele alınışı, gazeteciliğin içinden yükselen bağımsız ve eleştirel sesler ile medyanın politika ve iş dünyasıyla ilişkilerine yönelik muhalefet Türkiye’deki gazeteciliğin üstündeki kabul edilemez seviyedeki politik etkiye dair kanıtlar sunuyor.
Gazetecilikteki kökeni çok eski oto-sansür geleneği demokrasiyi ve Türkiye toplumundaki çok sesliliği güçlendirme çabalarını zayıflatan çarpıtılmış bir bilgi alanı yaratmış durumda.
Oto-sansürü bir açıdan medya sahipliğinin yapısı yükseltti. Bu da politikacıların ve iş dünyasının önde gelenlerinin çıkarlarından oluşan bir havuz yarattı. Neticede gazetecilik etiği ve editoryal bağımsızlık tehlikeye düştü.
Etik Gazetecilik Ağı (EJN), Türkiye’deki anaakım medyanın irtifa kaybında gazetecilerin kişisel etik sorunlarından ziyade medya sahipleri konusunda şeffaflığın olmaması, medyaya yapılan operasyonlar ve iş-politika dünyaları arasındaki ilişkilerin yozlaşmasının önemli bir rol oynadığına inanıyor.
Etik Gazetecilik Ağı olarak, diğer özgür basın kuruluşları ile birlikte, toplumdaki kutuplaşmayı arttıran ve gazetecilik çalışmaları için korku dolu bir ortam yaratarak durumu kötüleştirenin Türkiye’deki hükumetin şiddetli ve sıklıkla hoşgörüsüz tavrı olduğuna düşünüyoruz. Özellikle de, internet kullanımına ilişkin Şubat 2014’te geçen tartışmalı yasa, ülkede ifade özgürlüğünün korunması konusunda endişe yaratıyor.
Bütün bu zorluklara rağmen iyi işaretler de var. Gazeteciler acil bir değişim taleplerini gittikçe daha yüksek sesle dile getiriyor.
Medyadaki özgürlüğü, etik gazeteciliği ve bilginin sorumlu kullanılmasını güçlendirmek için çağrılar mevcut.
EJN olarak bunları dikkate alarak, Türkiye’deki profesyonel medya gruplarına, gazetecilik ile editoryal bağımsızlığı ve basının bütün aşamalarındaki özgürlüğünü teşvik etmek amacıyla yeni bir ortaklığın inşası ve ulusal diyaloğun teşviki için ısrar ediyoruz.
Bu ulusal diyalog acilen politik müdahale problemine ve medyada usulsüzce yükseltmekte olan aşırı ticarileşmeye işaret etmeli.
Bu sürecin bir parçası olarak bizler, meslek örgütlerinin güçlendirilmesi ve medyada oto-kontrol prensiplerine dayalı şeffaflık ve iyi yönetişimi teşvik etmek için editoryal liderlik eğitimlerinin daha fazla yapılmasını öneriyoruz.
EJN bu yeni girişimin aşağıdaki eylemleri destekliyor olmasını öneriyor:
1. Medya içerisindeki oto-kontrol sistemlerini, iyi yönetişimin şeffaflık sistemlerini de dahil ederek teşvik etmek ve güçlendirmek
2. Bilginin sorumlu paylaşımı ve topluma açık bilgi alanlarında kullanılan içeriğin etik olması için geleneksel gazetecilik ile online medya arasındaki diyaloğu güçlendirmek
3. Editörlerin, patronların ve muhabirlerin bağımsız profesyonel örgütlerini güçlendirme programlarını desteklemek
4. Gazetecilikte nasıl daha bağımsız, güvenilir ve etkili bir ulusal oto-kontrol yaratılabilir sorusuna, medyanın bütün tabakalarını kapsayacak şekilde kafa yormak
EJN olarak, medya profesyonellerinden oluşan grupların, editoryel bağımsızlığa ve özgürce haber yazma hakkına yönelik iç ve dış tehditlerle aktif bir şekilde savaşmada özel bir sorumluluk taşıdığına inanıyoruz. Ancak hükmet ve politikacılar üzerlerine düşen görevi yerine getirmezlerse başarılı olamayacaklardır.
Hükumete çok önemli bir rol düşüyor; gazeteciliği kısıtlayıcı ve engelleyici tüm yasaları acilen gözden geçirmek için bir komisyon kurulmalı.
İfade özgürlüğüne engel olan ve gazetecilik çalışmalarının yapılmasını önleyici tüm yasalar yürürlükten kaldırılmalı.
Aynı zamanda hükmet ve siyasi partiler bilginin paylaşımı konusundaki sorumluluğu arttırmalı ve her çeşit nefret söylemini bitirecek şekilde diskurlarını oluşturmalılar. Özellikle medya ve gazetecilere yapılan aşırı saldırıları azaltmak gerekiyor.
Söz konusu olan yalnızca bağımsız gazeteciliğin geleceği değil; Türkiye’nin modern ve demokratik bir devlet olarak vizyonu ve gelişmeye devam eden demokrasisinin de geleceği.